SAS (Surfers Against Sewage)’ın verilerine göre, her gün yaklaşık 8 milyon plastik atık okyanuslara karışıyor. Her yıl, denizde yaşayan 100.000 memeli ve 1 milyon deniz kuşu denizlerdeki plastik kirliliği sebebiyle hayatını kaybediyor. Plastikler konusunda günümüzde yeni çözümler üretilmekteyken, acaba plastik ilk üretildiği günden itibaren, tarih boyunca insanlık üzerinde aynı etkiye mi sahipti?

Tarihteki ilk plastikler

Plastikler ilk kez üretildiklerinde, doğal kaynakların tükeneceğine dair kaygıların da ortaya çıkmaya başladığı zamanlardı ve plastiğin üretilmesi devrim niteliğinde sürdürülebilir bir çözüm olarak görülüyordu. 

Bakalit Eşyalar
Kaynak: Science Museum

1863’te gelindiğinde ise, dönemin oldukça popüler olan oyunu bilardo için üretilen topların elde edildiği fildişinin bulunmasının giderek zorlaşması ile bir bilardo topu imalatçısı topların yapılabileceği başka bir materyal bulan kişiye verilmek üzere 10 bin dolar ödül vaad etmişti. Mucit John Wesley Hyatt tesadüf eseri hazırladığı karışımla sertleşebilen bir materyal elde etmiş ve yıllar sonra Alexander Perkes’in pamuk lifinden üretilen selülozun işlenmesiyle oluşan Parkesine’leri (selüloit) imal etmesi sayesinde, birçok şekilde işlenip, istenilen şekillere getirilebilen bu materyal, kaplumbağa kabuğu, fildişi, boynuz ve keten gibi doğal malzemelerin yerine geçmiştir. Bu keşif, insan üretiminin doğanın sınırlarını aşması anlamında oldukça önemliydi. Böylece insanlığın yeni malzemeler yaratabileceği fark edilmiş oldu. Üstelik bu gelişmenin yalnızca insanlık için değil doğa için de faydalı olduğu olacağı düşünülüyor ve selüloitler, kaplumbağa ve fil kurtarıcısı olarak görülüyordu. Plastik devrimi ise daha yeni başlıyordu. Ancak, bu keşfin ardından, selüloitten yapılan bilardo toplarının çok ses yapması sebebiyle, Parkesine’ler bilardo topu yapımında kullanılmamış olsalar da, kağıttan yapılan ilk film şeritlerinin yerine geçerek sinema filmlerinin gelişmesine katkı sağlamışlardı.

Kaynak: elvenkrafte.com
Leo Baekeland
Kaynek: sciencehistory.org

1907 yılında, Leo Baekeland doğada bulunmayan materyalleri kullanarak “bakalit” adlı yeni bir plastik materyal icat etmiştir. Bakalitlerin, seri üretime de uygun olması ile bakalitin sağladığı sonsuz olasılıklar sayesinde her şeyin şekil verilebilir ve kalıplanabilir hale getirileceği düşünülüyordu ve 30’lara gelindiğinde; bakalit eşyalar oldukça popüler olmuş özellikle bileklik ve radyo gibi ürünler yaygınlaşmış ayrıca polyester, PVC gibi polimerler altın çağlarını yaşamaya başlamıştı.

Bakalit Radyo
Kaynak: Pinterest

2. Dünya Savaşı’nda ise sentetik materyallerin kullanımı artarken, plastiğin askeri zaferler için önemli rol oynadığı düşünülmekteydi.1935’te Wallace Carothers “naylon”u icat ettiğinde, naylon savaş sırasında sentetik ipek olarak; paraşüt, halat, kask astarı yapımında kullanılmıştır. Savaşın ve Büyük Buhran’ın ardından, tekrar para harcayabilecek duruma gelen Amerikan toplumunun satın aldıkları ise artık çoğunlukla plastikten oluşmaktaydı. 

İkinci Dünya Savaşı ve savaş sonrası dönemde plastiğin yükselişi hızla artıyordu, streç filmin keşfi sayesinde yiyeceklerin ömrü uzamış ve yiyecek israfının önlenmesi mümkün olmuştur. 1940’lı yıllarda plastik, müzik endüstrisinde de kullanıma girmişken benzer yıllarda, Vermont Earl S Tupper da ilk Tupperware kasesini imal etmiştir. O yıllarda Tupperware ürünlerinin satışları da çok büyük rakamlara ulaşmıştır. Plastik birçok alanda yaygınlaşmaya başlamış, tıpkı yiyeceklerin ömrünü uzatması gibi medikal sektörde de kullanılmaya başladığında, sağladığı faydayı arttırmıştır. Uzay yarışlarıyla da bilinen 60’larda da yine plastik önemli bir yer oynuyorken, pek çok uzay aracının yapımında da kullanılıyordu. Plastiğin kullanım alanı oldukça genişlemişken, plastik malzeme kullanımı tasarım alanına da girmiş ve tasarımda yeni anlayışları ortaya çıkarmıştır.

Tasarım alanında plastik malzemeler

Diğer tüm alanlarda olduğu gibi, tasarımda da kullanılmaya başlayan plastik malzemeler, üretim biçimlerinin de değişmesiyle tasarımda yeni anlayışların ortaya çıkmasını sağlamış; plastiğin, form ve renk anlamında tasarımcıları özgür bırakması sayesinde, tasarım alanında sınırlar kalkmış ve plastik devrimi başlamıştır. İtalyan tasarım firması Kartell, polikarbonat mobilya tasarımı konusunda pek çok yeniliğe öncülük etmiş ve yenilikçi üretim teknikleri sayesinde, plastiği kaliteli bir materyal olarak çağa uygun ürünler ile yeniden adapte etmiştir.

Kartell Ürünleri
Kaynak: amara.com

Milan Polytechnic University’den mezun olan ilk kadın olan mimar ve endüstriyel tasarımcı Anna Castelli Ferrieri ve kimya mühendisi Giulio Castelli yeni üretim teknolojilerini uygulayabilecekleri, yenilikçi ürünler üretme hayallerini Kartell ile gerçekleştirme fırsatını bulmuş ve pek çok ikonik ürüne imza atmışlardır. “Anna Castelli’nin Kartell için tasarladığı ilk ürün cam elyaf takviyeli polyester reçineden yapılmış bu yuvarlak yemek masasıydı.”

Ferrieri’nin Kartell için yaptığı ilk tasarım
Kaynak: Core77

 Castelli’nin en çok ses getiren tasarımı ise Componibili olmuştur, ürünlerin çağdaş ve geleceğe dönük çizgisi sayesinde Kartell kendine has kimliğini oluşturmuş ve plastik kullanımları ile alana yön vermiştir. 

Componibili
Kaynak: Utility Design

Tasarım alanında plastik malzeme kullanımında öncü başka bir isim ise, İtalyan mimar ve ürün tasarımcısı, Stefano Giovannoni’dir.  Parlak renkler, kalın ve yuvarlak şekiller ile deneysel işler ortaya koymaktan keyif alan Giovannoni’ye göre ürün, “insanların duygularını açığa çıkarmalı ve yapıldıkları zamanın karakteristik özelliklerini yansıtmalıdır.” Ayrıca, Giovannoni’ye göre “form eğlenceyi takip eder.” 

Stefano Giovannoni ve “Rabbit Chair”
Kaynak: shop.mohd.it

Eero Aarnio, endüstriyel tasarım alanına, tasarladığı ürünlerde plastik kullanması ile pek çok yenilik sağlamıştır. Helsinki’deki evinde küçük bir ürün geliştirme laboratuvarı bulunan Aaro,  burada yeni materyaller ile denemeler yapmaktadır. Ayrıca, Aarnio, gelişen üretim teknilkleri ve yeni materyallerden çok etkilenmekte ve fiberglass teknelerin ve plastik yüzeylerin estetiğini oldukça etkileyici bulmaktadır. 1960’ların başında, Finlandiya’daki en büyük mobilya tasarım şirketi Asko’da çalışmaya başladığında fiber glass ve metal çerçeveden oluşan “Ball chair” ı tasarlamıştır. 

Eero Aarnio – Ball Chair
Kaynak: furnibay.it

60’lardan, 70’li yıllara gelindiğinde ise, plastiğe bakış açısı değişmeye başlamıştır. Tasarım alanı da bu değişimden etkilenmiş ve gelişen çevre bilinciyle, geri dönüştürülebilir plastik materyal kullanımı artmış ve var olan plastik atıkları da dönüştürmek üzere yeni üretim teknikleri geliştirilmeye başlanmıştır. 

Kaynaklar

History and Future of Plastics

Plastic Revolution

Plastic Timeline

Polymer Revolution

Plastic Fantastic 

SAS Statistics

The use of plastic in utilitarian and functional design objects 

Eero Aarnio

Aarnio Originals