8 Mart 1857 tarihinde, New York’taki bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için direnişte bulunan 40.000 kadın işçi, polisler tarafından binaya kilitlenmişlerdi. Direnen işçilerden 120 kadın, kapıların kilitli olması ve bina girişindeki barikatlar sebebiyle binada çıkan yangından kaçamayarak hayatlarını kaybetmişlerdi. Binlerce kişinin tepkisine yol açan bu olay, 1910 yılında Uluslararası Kadın Konferansı’nda Clara Zetkin tarafından yeniden gündeme getirilmiş ve Zetkin direnişte hayatını kaybeden kadınlar anısına bir gün belirlenmesini önermiştir. Önerinin kabul edilmesiyle, 1911 yılına gelindiğinde, Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri düzenlenmeye başlanmıştır ve tüm dünyaya yayılmıştır. 

II. Dünya Savaşı ile birlikte kesintiye uğrayan 8 Mart Kadınlar Günü, savaşın ardından tekrar kutlanmaya başlanmıştır. Bu tarihten önce İtalyan Komünist Partisi’nin etkinliği olarak gerçekleşen kutlamalar, İkinci Dünya Savaşı sırasında dönemin iktidar partisi tarafından engellenmiş ve 1946 yılında iktidarın değişmesiyle birlikte İtalyan Kadınlar Birliği tarafından organize edilmesine karar verilmiştir. Savaşların ardından azalan erkek nüfusla birlikte tarımda ve sanayide işçi olarak çalışmaya başlayan kadınlar, savaşın toplumda yarattığı olumsuz etkiler, uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve çocuklarına bakamayacak duruma gelmeleri sebebiyle örgütlü hareketlerini güçlendirmiş ve savaş karşıtı direnişin büyümesinde önemli rol oynamışlardır. Bununla birlikte, savaş sonrası toplumunun yaşadığı yıkımın ardından, kalkınmada ve toplumun yeniden inşasında “kadın dayanışması”nın büyük bir payı olacağını düşünmüşlerdir. Etkinliğin düzenleyicisi olan İtalyan Kadın Birliği’nin üç üyesi Teresa Noca, Rita Montagnana ve Teresa Mattei de, etkinlikle birlikte, bu fikrin sembolü olabilecek bir bitki seçmeye karar vermişlerdir. Bu esnada sunulan fikirler arasında anemon, karanfil ve mimoza ağacının çiçekleri öne çıkan bitkiler olmuştur. Karanfil, masumiyeti, sevgiyi ve haksızlığı temsil ederken, anemon da yeniden canlanışı ve tazeliği sembolize etmektedir. Fakat taşıdığı birçok özellik sayesinde bu çiçekler arasında seçilen mimoza ağacının çiçekleri olmuştur. 

Çünkü mimozanın, dikkat çekici ve zarif görüntüsünün yanında oldukça dayanıklı bir ağaç olması ve yetişkin bir ağaç haline gelene kadar çok bakım gerektirmeden hızlıca gelişebilmesi, İtalya toplumunun da tıpkı mimoza ağacı gibi hızlıca kalkınabilmesi ve dayanıklı olması umudunun sembolüdür. Bununla birlikte, aralarında en erken ve Kadınlar Günü kutlamalarının da yapıldığı ay olan Mart’ta çiçek açıyor olması ve savaş sonrası toplumun yaşadığı yıkımın yok edilebilmesi için gereken neşe ve umudun simgesi olabilecek coşkulu sarı rengi, birliğin vermek istediği mesajla örtüşmüştür. Böylece taşıdığı birçok anlam sebebiyle mimoza ağacının çiçekleri, İtalya ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkede 8 Mart’ın ve kadın dayanışmasının simgesi olmuş ve bu tarihten itibaren kadınların birbirlerine mimoza çiçekleri hediye etmeleri de anlamlı bir gelenek haline gelmiştir.

Kaynaklar

A Brief History of International Women’s Day

About International Women’s Day

History of Giving Mimosa Flowers on Women’s Day 

Kadınlar Günü’nün Mimoza Çiçeği